1977 yılında ihtisasa başladığım
yıllarda 112 acil diye bir kavram henüz icat edilmemişti. Ama trafikte
bugünkü gibi her an ilk yardım müdahalesine ihtiyaç duyuluyordu.
İlk yardımın
nasıl yapılacağını bilmeyenler dışında bir de benim gibi doktor olmasına rağmen
gerekli ekipmanı olmadığı için yetersiz kalanlar vardı. Bir doktor olarak kaza
geçirmiş birisinin yanında resmen kalakalıyorduk.
Bu durumdan kurtulmak
ve her an trafikte hazır olabilmek için Renault 12 markalı arabamın arkasındaki
ilkyardım çantasına önce küçük bir dikiş seti ekledim. Böylece bir nebze de
olsa kaza geçirmiş birisine müdahalede bulunabilecektim.
Zaman geçtikçe bunun
da yetersiz kalacağını düşünerek cut-down, trakeostomi ve kapalı drenaj setine
kadar uzanan bir acil torbası(bohçası) oluşturdum. Yavaş yavaş arabam ambulans
olma yolunda ilerlerken arabanın arkasındaki bohça tam bir ameliyat seti
olacakken hevesim kursağımda kaldı ve bu sevdadan vazgeçtim çünkü arabam
ambulans değildi ve arabanın arkasında bavul konacak yer kalmamıştı.
Eminim o
yıllarda benim gibi birçok doktor bu hislerle arabasını ambulansa çevirme
girişiminde bulunmuştur. Şimdi yine belki arabalarımızda bir şeyler
bulundurabiliriz ama eskisi gibi değiliz artık.
Ambulanslar kaza yerine 3-5 dakikalık bir sürede geliyor. Tabii bu sefer de bir İstanbul klasiği olan
trafik probleminin getirdiği engeller var. Bu yüzden de yolda olan ambulanslar
yaralılara yetişemeden bazen çok geç kalmış olabiliyorlar.
Mustafa Yüksel