5 Aralık 2010 Pazar

Nuss Operation Video Clip (Kanye West-Jesus Walks With Me)

Nuss Operation Video Clip (Kanye West-Jesus Walks With Me)
http://www.youtube.com/watch?v=8SHUwaRwOgI

Tanzer Gezer'le


PEKTUS EKSKAVATUM - PEKTUS KARİNATUM

Tanzer Gezer - ofis@ihtilafyonetimi.com
Tanzer Gezer
İnsan sağlığı söz konusu olunca maliyet kontrolü ve kısa günün karı zihniyeti yanlış olur. Devlet, yurttaşı salt tüketici olarak görmekten vazgeçmeli, insan kaynağına azami değer vermeyi öğrenmelidir.

Meselenin özü en az üç çocukla kalabalık yaratmak değil, var olan canların yaşam kalitesini ve verimliliğini arttırmaktır.

Başlıktaki söylerken çok havalı ses getiren bu Latince kelimeler aslında göğüs duvarı bozuklukları. Türkçe’leşmiş isimleri; Kunduracı Göğsü (Pektus Ekskavatum) ve Güvercin Göğsü (Pektus Karinatum).

İsimler sevimli gibi gelse de özellikle Kunduracı Göğsü hastalığının görülme sıklığı 400 canlı doğumda bir. Erkeklerde kadınlardan 3 kat daha fazla sıklıkta görülüyor. İman tahtasının alt kaburga ve kıkırdakları ile beraber yani omurga kemiklerine doğru arkaya çökmesi olarak teşhis ediliyor.

Aklıma zıpkın lastiğini germek için aleti göğsüne dayayanlar geldi. Göğüs içeri çöker hafifçe. Tıp ise kunduracıları örnek almış. Kunduracılar da ayakkabıyı göğüslerine dayayıp, iman tahtalarından destek alarak köseleyi hizalarlar ya... Hastalıklarda ise bu çöküklük oldukça bariz ortaya çıkıyor.

Kunduracı Göğsü (göğüs çöküklüğü), Güvercin Göğsünden (Göğüs çıkıklığı) daha sık görülen bir bozukluk. Oran %80’e 20 gibi. Genellikle hayati tehlikesi yok ama skolyoz, astım, kalp rahatsızlıkları gibi diğer hastalıklarla birlikte görülmesi olası.

Hastaların hastalıkla en büyük ihtilaflarından biri estetik görünümleri. Bu deformiteye sahipseniz dar giysiler giyemezsiniz. Salaşlık (bolluk) mahkumusunuzdur. Mayo giydiğinizde gözler derhal size çevrilir.

Bu sıkıcı özürün çaresi var; operasyon. Ancak, burada klasik bir açık operasyondan bahsetmiyoruz. Dünya’da ilk defa Amerika’lı cerrah Dr. Donald Nuss tarafından uygulanan ve bu nedenle Nuss tedavisi denilen yöntemle, hastanın göğsünün iki yanında iki santimlik delikler açarak, kemik ve kas arasında bir tünel oluşturuluyor. Açılan bu tünelden göğüs şekli verilmiş nikel-çelik bir bar (sopa) geçirilip sabitleyicilere monte ediliyor. Nikel-çelik bar, içe çökük kemiği dışa iterek normal şeklini veriyor. Operasyon sadece 45 dakika kadar sürüyor ve hasta 2-3 gün içerisinde taburcu edilebiliyor. Bar, en geç 3 yıl içerisinde kolayca çıkartılıyor.

Nuss tekniğini Güvercin Göğsü deformitesine de uygulayan ilk bilim adamı ise Arjantin’li göğüs cerrahı Dr. Horacio Abramson. Aynı teknik barda yapılan bir değişiklikle bu sefer dışa çıkık kemiği içeri doğru itiyor.

Gerek Nuss gerekse Abramson, Dünya’da efsane isimler olarak anılıyorlar.

Gelelim Türkiye’deki efsane cerrahımıza.

Dr. Abrahamson’un Güvercin Göğsü operasyonunu 2005’te izleyen Prof. Dr. Mustafa Yüksel, 2006'da, Dünyada Abramson'dan sonra ikinci,Türkiye'de de ilk defa bu ameliyatı uygulayan kişi oluyor.

Ben bu kadarıyla bile gurur duysam da Prof. Yüksel bununla yetinmiyor. Dr. Abramson'dan farklı olarak Güvercin Göğsü operasyonlarında daha iyi uygulanabilen, daha kullanışlı, tamamen yerli yapım bir bar geliştiriyor. Barın Türkiye’de patenti alınmak üzereyken, geliştirdiği yeni operasyon tekniği ile Dünya çapında takdir gören Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Yüksel, yine kendisi gibi özgün teknikleri bulunan Dünyaca ünlü İsviçre’li Dr. Frank Martin Haecker'in davetlisi olarak Basel Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde, Güvercin Göğsü tanılı iki İsviçre’li hastayı ameliyat ediyor.

Dr. Haecker’ın, Prof. Dr. Mustafa YÜKSEL ile birlikte çalışmanın, yeni tekniğin İsviçre’de hızla yayılmasına katkıda bulunacağı, ve bu klinikler arası işbirliğinin bilimin her alanında olduğu gibi göğüs cerrahisi alanında da tıbbi gelişmeleri hızlandıracağı beyanını okudum, ve düşündüm.
Dünya’da giderek yaygınlaşan bu yöntem ve Türkiye’de imal edilen metal barların kullanımı için, Rusya’dan Dr. Vladimir Kuzmichev de Prof. Dr. Mustafa Yüksel’in İstanbul’da gerçekleştirdiği ameliyatlarını izleyip, Moskova’da Güvercin Göğsü deformiteli bir hastasına, Dr. Yüksel’in gözetiminde minimal invaziv düzeltme yöntemini uygulayan diğer bir cerrah. Düşünün...

Operasyonlarda, Türkiye'de başarıyla üretilen ve Dünya’da şimdiden önemli bir pazara sahip olan metal barların kullanılması ikinci gurur kaynağım oluyor.

Kunduracı Göğsü operasyonu için kullanılan nikel-çelik karışımı barlar ise Dünya’da imal edilen barlarla hemen hemen aynı ancak, ünü uluslar arası arenada yürüyen Yüksel, “Detaylarda farklılıklar mevcut. Barı sabitleyen kelebeğin şekli ve barları bükmek için kullandığımız aletlerde biz yeni birkaç ilave yaptık.” diyor.

Yurtdışında olduğu gibi yurtiçinde de birçok merkezde bu amaliyatın uygulanmaya başlanmasına öncülük eden Dr. YÜKSEL, 2010 yılında Avrupa Göğüs ve Kalp Cerrahisi Derneği (EACTS) desteği ile kurulan Göğüs Duvarı Deformitesi Grubu’nun (CWIG) başkanlığına seçildi.

Göğüs duvarı deformite düzeltme operasyonlarının Türkiye’de ilk uygulayıcısı olan Prof. Dr. Mustafa YÜKSEL’in, 2005 yılından günümüze pektus deformiteli 220 hastayı minimal invaziv düzeltme yöntemi ile ameliyat ettiğini biliyorum.

Yaşam süresini kısaltmamakla birlikte bu deformiteler nedeniyle göğüs içinde akciğer ve kalbe daha az yer kaldığı için nefes darlığı ve ritim bozuklukları olduğuna ve bunların hastanın yaşam kalitesini bozduğuna dair de bilgilendim.

En önemli bilgiyi sona sakladım; Sosyal Güvenlik Kurumu operasyon ücretini karşılıyor. Yani artık Kunduracı Göğsü ve Güvercin Göğsü, katlanılması, saklanılması gereken korkunç birer ihtilaf değil.

Bu yazıya konu edilen ihtilaf ise şurada; deformitelerin görülme sıklığı her 400 canlı doğumda birken, sadece 2009 yılında 1 milyon 241 bin 617 canlı doğum gerçekleşmişken, Türkiye’de ve Dünya’da bize gururla ilkleri yaşatan usta cerrahlarımız varken...

Bu basit operasyon için beş yılda sadece 220 hasta Prof. Yüksel’e müracaat etti.

Matematik yalan söylemez olduğuna göre acaba hastalar operasyon ile düzelebileceklerini veya Sosyal Güvenlik Kurumu’nun operasyon ücretini karşıladığını bilmiyor olabilirler mi?

Hastaların sağlık hizmetlerinden ücretsiz ve eşit olarak yararlandırılmaları Kamu’nun görevidir. Sağlık Bakanlığı gelişen tedavi yöntemleri ve sunulan hizmetler hakkında halkı mutlaka ve sürekli olarak bilgilendirmelidir.

Bilmezseniz talep edemezsiniz ama artık biliyorsunuz; göğüs duvarı bozuklukları kolayca düzeltilebiliyor, Sosyal Güvenlik Kurumu operasyon ücretini karşılıyor. Ve, bizim kapı gibi cerrahlarımız var... 


Orjinal Link;

Medical Tribune Türkiye Son Sayı

http://www.medical-tribune.com.tr/files/MTSAYI9.pdf
Sayfa 1 ve Sayfa 4'te içeriklere ulaşabilirsiniz.



Medical Tribune Türkiye Web adresi
http://www.medical-tribune.com.tr

28 Ekim 2010 Perşembe

0-18 Açık Radyo Sohbetleri: Sağlıkta Çocuk Hakları, Prof. Dr. MUSTAFA YÜKSEL, ...

0-18 Açık Radyo Sohbetleri: Sağlıkta Çocuk Hakları, Prof. Dr. MUSTAFA YÜKSEL, ...: "Polat : Bu hafta sağlıkta çocuk hakları konusunu konuşacağız. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne uygun olarak çocuğun sağlıklı yaşama ve sağlık hi..."

BEING A THORACIC AND CARDIOVASCULAR SURGEON IN TURKEY




           On December 17th, 1977 ;i  started as a resident  in thoracic and cardiovascular surgery to be a specialist. For my first official duty,i  had been assigned to Ataturk Sanatorium Thoracic Surgery Clinic by Ministry Of Health . I haven’t questioned how i can be a thoracic and cardiovascular surgeon during my first years of my duty .
Dr.Mehmet Deniz  ,who is still on duty in Ordu State Hospital, and I were the only two residents  in the clinic. My residency  was going well by indulge and good will of my mentors.When we reached  to the  third year of our education,what will be our experience in the field of cardiovascular surgery?.Had  our mentors have any plans for us?How could we can get experience, in  the field of cardiovascular surgery ,in a thoracic surgery department?What could  be done , when we confronted with a patient wounded  in heart or with ruptured vessel.

         A whole year passed with confussion,haziness and solution search.The hospital administration had nothing to do.Our mentors were ready to do the best for us but on paper they were unauthorized.We  could  only  commit with our personal initiatives for our  cardiovascular surgery residency that will only be on paper. At that time ,neither thoracic surgery nor speacialist association were existed to  defend our rights.

         In our fourth year ,the fog is suddenly dispersed.At a great chance Secretary od State’s mother  was hospitalized  into Ataturk Sanatorium for  lung disease.We have forwarded our problem to the secretary through our mentors and chief doctor of  the hospital.Although  it is not existed in the regulations,by using his personal authority ,secretary sent us to Yüksek İhtisas Hospital for cardiovascular surgery rotation for six months.We setted the rotation time considering the remaining time and we thought that this  six month interval would not prolong our residency time  and would  be sufficient for cardiocascular experience. In this way,we finished our residency as full trained “Thoracic and Cardiovascular Surgeons”.,
        I promised myself  on the day i became a specialist ;”If i became a chief in a clinic someday,in order  to avoid my resindents  having   those challenges ,i will keep all the roads  open  as much as i can  for letting them learn the things they will need when they became specialist”
Since then;i am trying to keep those  roads open for  all of  my resindents ..
What has changed today, when compared with the past, what was done?

       A large association of   all specializations is struggling  with Ministry of Health for residency time and  rotation interval for all branches  on   behalf of our rights.
Is it enough?What more can we do?

       Our demands will make their struggle more meaningful .Although ,another fact; Do we complete our part sufficiently in their residency education?Do we see residents as surgeon candidates who need education or as technicians  who have to do the routine work of clinics? What can be done about it? What should we do? What we must demand from the association?What can association do for us?Establishing a resident comision can be solution?Do we know what residents think about?

       It is a fact that every individual clinics has strong and weak sides.Although 1or 2 professors present in some clinics ,in  more experienced and institutionalized centers 5 or 6 experienced professors exist. Also it is in this way in the whole world like Turkey.

When we glance abroad, this problem is resolved with rotations between clinics.

       Honestly,ethical agreements between clinics can solve these problem without the need of laws.All we need is enthusiasm.Relevant institutions are willing to help.
After 34 years,  a thoracic surgery resident who started residency in a clinic, still has to finish it in the same clinic. He/she has to be content with what is being done in his/her clinic.

You and us ,all come easy..

Your's respectfully
Mustafa Yüksel  M.D

26 Ağustos 2010 Perşembe

TÜRKİYE’DE GÖĞÜS KALP VE DAMAR CERRAHİSİ UZMANI OLMAK

1977 yılının 17 Aralık günü, Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı olmak üzere asistanlığa başladım. İlk memuriyet görevimde, Sağlık Bakanlığı’nca, Atatürk Sanatoryumu Göğüs Cerrahisi Kliniği’ne tayin edilmiştim. Bu çok büyük merkezde, nasıl “göğüs-kalp ve damar cerrahı” olacağımı ilk yıllarda fazla sorgulamadım.

Halen Ordu Devlet Hastanesi’nde çalışan Dr. Mehmet Deniz’le birlikte toplam iki asistandık. İhtisasım, hocalarımın aşırı hoşgörüsü ve iyi niyetiyle çok güzel ilerliyordu. Ancak,  beş yıl olan ihtisasımızın üçüncü yılına geldiğimizde kalp damar cerrahisi deneyimi için ne yapacaktık? Büyüklerimiz bizim için bir şeyler düşünmüş müydü? Bir göğüs cerrahisi kliniğinde, nasıl olacaktı da kalp damar cerrahisi ihtisasının gereklerini yerine getirecektik? Kalbi yaralanmış, damarı yırtılmış bir hasta ile karşılaştığımızda ne yapacaktık?

Bir koca yıl daha bu şaşkınlık, belirsizlik ve çözüm yolu arayışıyla geçti. Hastane idaresinin yapabileceği hiçbir şey yoktu. Hocalarımız bizim için en iyisini yapmaya hazırdılar ancak, kağıt üzerinde yetkisizdiler. Yine kağıt üzerinde kalacak olan göğüs kalp ve damar cerrahisi ihtisasımız için, eğer yapabilirsek, kişisel girişimlerimizle bir şeyler yapabilecektik. O zamanlar haklarımızı savunacak ne Göğüs Cerrahisi Derneği ne de Uzmanlık Derneği mevcuttu.

Dördüncü yılımızda bir anda sisler dağılıverdi. Büyük bir şans eseri (!) o yıl Sağlık Bakanlığı Müsteşarı’nın annesi akciğer rahatsızlığı ile Atatürk Sanatoryumu’na yatırıldı. Biz de hocamız ve başhekimimiz kanalıyla derdimizi Müsteşara ilettik. Müsteşar derhal kişisel yetkisini kullanarak bizi,  tüzükte olmayan altı aylık kalp damar cerrahisi rotasyonu için Yüksek İhtisas Hastanesi’ne gönderdi. Rotasyon süresini biz belirlemiştik, kalan zamanımızı da hesaba katarak bu sürenin hem ihtisasımızı uzatmayacağını hem de kalp-damar cerrahisi  için yeterli olacağını düşünmüştük. Bu sayede asistanlığımızı tam eğitimli "Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı" olarak bitirdik.

Uzmanlığımı aldığım gün kendi kendime bir söz verdim, “Eğer birgün bir kliniğe yönetici olursam, yaşadığım sıkıntıları asistanlarıma yaşatmamak için elimden geldiğince, uzmanlıklarında bilmeleri gereken herşeyi öğrenmelerinin bütün yollarını açık tutacağım”.

O zamandan bu yana bütün asistan arkadaşlarıma bu yolu açık tutmaya çalışıyorum.

Geçmişle karşılaştırdığımda bugün neler değişti, neler yapıldı?

Büyük bir genel uzmanlık derneği, bütün branşlarda ihtisas süresi ve rotasyonları için Bakanlık ile haklarımız adına dişe-diş mücadele ediyor. Ayrıca kendi derneğimiz bizi sonuna kadar savunuyor.

Yeterli mi? Daha fazla ne yapılabilir?

Bizlerden gelecek talepler bu konuda onların yaptığı mücadeleyi daha anlamlı kılacaktır. Ancak, bir başka gerçek; asistan eğitiminde bizler kendi üzerimize düşen ödevlerimizi yeterince yapıyor muyuz? Asistanları, eğitime ihtiyaçları olan uzmanlık öğrencisi gibi mi görüyoruz? Yoksa, onları kliniğin rutin işlerini yapmak zorunda olan teknisyenler olarak mı kullanıyoruz? Bu konuda ne yapılabilir? Neler yapmalıyız? Dernekten ne talep etmeliyiz? Dernek bizim için ne yapabilir? Bir asistan komisyonu kurmak çözüm olabilir mi? Asistanların fikri ne biliyor muyuz?!

Şu bir gerçek ki her kliniğin güçlü ve zayıf yanları mevcut. Bazı kliniklerde 1-2 hoca mevcutken, tecrübeleri fazla kurumsallaşmış merkezlerde 5-6 deneyimli hoca mevcut. Türkiye’de olduğu gibi Dünya’da da bu böyle.

Dışarıya baktığımızda bu sorun kliniklerarası rotasyonlarla çözülmüş görülüyor.

Gerçekten, klinikler arası centilmenlik antlaşmaları, yasaya ihtiyaç kalmadan bu sorunu çözer. Yeterki bizler isteyelim. İlgili kurumlar yardıma hazır.

Aradan geçen otuzdört yıl sonra bugün hala, göğüs cerrahisi ihtisasına başlayan bir uzmanlık öğrencisi yine aynı yerde ihtisasını bitirmek zorunda. Kliniğinde ne yapılıyor ise onunla yetiniyor, ne bir eksik ne bir fazla.

Hepimize, hepinize kolay gelsin.

Saygılarımla,
Dr. Mustafa Yüksel
www.akciger.org
www.pektus.com
drmustafayuksel@gmail.com